AK Parti İnsan Hakları Başkanlığı tarafından 07 Ekim 2023 ve sonraki süreçte İsrail’in Gazze başta olmak üzere gerçekleştirdiği insan hakları ihlallerin ve katliamların unutulmamasını sağlamak ve katledilen masumları anmak amacıyla 81 ilde eş zamanlı olarak basın açıklaması yapıldı.
Balıkesir AK Parti İl Başkanı Mehmet Aydemir tarafından gerçekleştirilen basın açıklamasında İsrail’in Filistin’e yönelik, insanlık dışı saldırılarının birinci yılında katliamın boyutu anlatılırken, İsrail’e lanet sloganları atıldı. Katliamın boyutları fotoğraf sergisiyle gözler önüne serildi.
Aydemir; Filistin’de bir yıldır devam eden katliamlarda 17 binden fazla çocuğun, 11 binden fazla kadının şehit edildiğini bu savaşın sivillere yönelik olduğunu İsrail’in 42 binden fazla savunmasız sivili hedef alarak uluslararası hukuku hiçe saydığını vurguladı.
Aydemir; Konuşmasında, 7 Ekim'in bir dönüm noktası olarak görülmesini kabul etmediklerini, bu tarihin aslında İsrail’in saldırılarının hız kazandığı bir zaman dilimi olduğunu ifade etti.
"77 yıllık bir işgal ve zulüm tarihinden bahsediyoruz" diyen Aydemir; Filistin halkının topraklarından edilmiş, haklarının gasp edilmiş ve katliama uğramış milyonlarca insanın yaşadığı durumu hatırlattı. Uluslararası kurumların bu durumu durdurmak için yeterli çaba sarf etmediğini ve bazı Batılı devletlerin İsrail'i kınama cesaretini gösteremediğini eleştirdi.
İl Başkanı Mehmet Aydemir, İsrail’in bölgedeki istikrarsızlık ve kaos kaynağı olmaya devam ettiğini belirterek, uluslararası toplumun gerekli adımları atma konusunda yetersiz kaldığını,
"Devam eden bu vahşet karşısında ortak bir adım atamayan İslam dünyasının içinde bulunduğu durumdan dersler çıkarmalıyız" dedi.
Aydemir, güçlü bir Türkiye’nin daha adil bir dünya ve etkin bir İslam dünyası için elzem olduğunu vurguladı. Türkiye’nin Cumhurbaşkanı’nın liderliğinde Filistin’in haklı davasını her platformda savunmaya devam edeceklerini belirtti.
Ayrıca, Türkiye’nin insani yardımlar ve kalkınma projeleriyle Filistin halkının yanında olduğunu ifade eden İl Başkanı Aydemir, "Filistin'e yapılan insani yardımların büyük çoğunluğu ülkemiz tarafından gerçekleştirilmektedir" dedi.
Aydemir, konuyu insani ve stratejik boyutlarıyla ele alarak, İsrail saldırganlığının Türkiye’ye de yönelebileceği riskine dikkat çekti. "Vadedilmiş topraklar safsatası" içinde Türkiye topraklarının da hedef alındığını belirten Aydemir, stratejik hazırlıkların önemini vurguladı. Son olarak, iç cepheyi güçlü tutmak için vatandaşları uluslararası tehditler karşısında birleşmeye davet etti.
BASIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ
“Bugün, İsrail'in Filistin'e yönelik başlattığı insanlık dışı saldırının birinci yılında bir araya gelmiş bulunmaktayız. Bu vesileyle, Filistin halkının maruz kaldığı zulmü bir kez daha güçlü bir şekilde kabul etmediğimizi ve Filistin davasını savunmaya devam edeceğimizi tüm dünyaya bir kez daha ilan ediyoruz.
İsrail, Gazze Şeridi'ne yönelik başlattığı saldırılar ile Filistinli savunmasız sivilleri hedef almış, uluslararası hukuku hiçe sayarak büyük bir insanlık suçuna imza atmıştır.
İşlediği soykırım suçunun üzerini örtmek için de 7 Ekim'i bahane etmektedir. Bu noktada çok önemli bir gerçeğin altını çizmek istiyoruz: 7 Ekim'i, meselenin sanki sıfır noktasıymış gibi ele alan bir yaklaşımı kesinlikle kabul etmiyoruz. 7 Ekim esasında İsrail katliam ve soykırım makinasının hız ve şiddetinin daha da artmasıdır. Bir yılın içinde 17 binden fazla çocuk, 11 binden fazla kadın olmak üzere 42 binden fazla masum Filistinli sivil İsrail'in acımasız ve insanlık dışı saldırılarında şehit düştü.
Hiçbir şey 7 Ekim'de başlamadı! Süre giden soykırıma 7 Ekim sebep olmadı!
77 yıllık bir işgal, zulüm ve katliam tarihinden bahsediyoruz. Topraklarından edilmiş; hakları ve malları gasp edilmiş; öldürülmüş; katliama uğramış milyonlardan bahsediyoruz. Böyle bir gasp ve hırsızlığın üstüne kurularak, uluslararası hamilerinden yüz bulup günümüze kadar gelen bu suç şebekesinden zaten ne hak ne hukuk ne de adalet beklenebilir.
Diğer taraftan, uluslararası hiçbir kurum bu insanlık dışı durumun durdurulması için yeterli çaba sarf etmemiş, insan haklarını ağzından düşürmeyen bazı Batılı devletler maalesef ki İsrail'i kınama cesareti bile gösterememiştir. Bugün hala uluslararası toplum gereken adımları atmaktan, uluslararası hukuku işletmekten son derece uzaktır.
İsrail, bölgenin ortasına Batılı güçlerce bırakılmış bir bomba misali on yıllardır bölgede istikrarsızlık ve kaos kaynağı olmayı sürdürmektedir.
İsrail, kurulduğu günden bu yana, Batı'nın çifte standardını, iki yüzlülüğünü ve ikircikli tavrını gösteren bir örnek olmuştu. 7 Ekim'den bu yana da acizlik, zayıflık ve sefaletini de göstermiş oldu. Bugün bu katliama ses çıkarmayan hiçbir devletin kendini ciddi bir devlet olarak görme hakkı yoktur. Yine bugün bu soykırıma itiraz edemeyen hiçbir ülkenin insanlığa söyleyecek tek bir sözü kalmamıştır.
İsrail 1930'ların Nazi Almanyası'ndan farksızdır. Tıpkı Nazi Almanyası gibi soykırımcı, saplantılı ve ırkçı bir ideolojiye sahiptir. Yine tıpkı Nazi Almanyası gibi saldırgan, şımarık, küstah davranışlar sergilemektedir. İsrail bugün Ortadoğu'da etrafına bulaşan ve tüm bölgenin düzen ve istikrarını tehdit eden bir yapıdır. Nazi Almanyası'nın durdurulmamasının dünyanın başına açtığı dertleri tarihten biliyoruz. Bugün de İsrail durdurulmadığı takdirde tüm bölgeyi ateşe atana kadar devam edecektir.
Bu nedenle tüm gücümüzle haykırıyoruz:
İsrail durdurulmalıdır! Netanyahu hesap vermelidir!
Diğer taraftan devam eden bu vahşet karşısında ortak bir adım atamayan İslam dünyasının içinde bulunduğu durumdan da dersler çıkarmalıyız. Bu anlamda güçlü bir Türkiye'nin daha adil bir dünya ve daha etkin bir İslam dünyası için ne kadar elzem olduğunu bir kez daha görüyoruz. Türkiye olarak Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Filistin'in haklı davasını her zaman ve her platformda savunduk; savunmaya da devam edeceğiz. Türkiye, yalnızca diplomatik yollarla değil, aynı zamanda insani yardımlar ve kalkınma projeleriyle de Filistin halkının yanında olmuştur. Filistin'e yapılan insani yardımların büyük çoğunluğu bugün ülkemiz tarafından yapılmaktadır.
Konuyu insani boyutlarının yanı sıra stratejik boyutlarıyla da en ince ayrıntılarına kadar ele alıyoruz. İsrail saldırganlığının ülkemize de yönelebileceği riskini tüm bölge ülkeleri gibi biz de görüyoruz. Vadedilmiş topraklar safsatasının içine ülkemiz topraklarını da katan bu suç şebekesinin planlarının farkındayız. Stratejik tüm hazırlıklarını yapan bir ülkenin özgüvenini taşıyoruz. Fakat aynı zamanda toplumsal istikrarın da hayati olduğunu bildiğimizden iç cepheyi güçlü tutmak için vatandaşlarımızı ülkemizin karşılaşabileceği uluslararası tehditler konusunda siyasi ve ideolojik tutumlarından bağımsız olarak tek bir cephede birleşmeye davet ediyoruz.
Haber: Sena IŞIK
Yorum yapın