1.Balıkesir Kitap Fuarı, dördüncü gününde de hız kesmeden devam ediyor. Eğitim sisteminden astrolojiye, sürdürülebilir turizm ve edebiyat rotalarından Balıkesir’in tarihi ve Kuvayımilliye’ye, alternatif medyadan medyanın her haline kadar birçok konuda gerçekleştirilen söyleşilerde yazarlar okuyucularıyla buluştu.
1.Balıkesir Kitap Fuarı, ilk gününden bu yana dolu dolu söyleşiler ve imza günleriyle devam ediyor. Dört günde toplamda 60 kişinin ziyaret ettiği fuara, her yaştan Balıkesirliler, büyük ilgi gösteriyor. Kentte ilk defa bu büyüklükte bir kitap fuarı düzenleyen Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın, gelenekselleşeceğinin müjdesini verdi ve her geçen yıl da kalitesini artıracaklarının altını çizdi. Hız kesmeden devam eden fuarda; Aslan Torun, Aydın Ayhan, Aytuna Yaman, Burcu Adsay, Can Uğur, Canan Kaya, Cem Özkeskin, dilaver Ayyıldız, Ethem Duygulu, Gönül Ünver, İsmail Sarıçay, Tülay Çulha ve Yusuf Değirmenci de sevenleriyle imza günlerinde buluştu.
“ÖĞRENEMEYEN ÖĞRETMENLER, ÖĞRENEMEYEN ÖĞRENCİLER YETİŞTİRİYOR”
Finlandiya “Eğitim Modeli” hakkında bilgiler veren Boğaziçi Üniversitesi Fizik Öğretmenliği Bölümü mezunu eğitimci Aytuna Yamaç “Finlandiya’da yapıtaşları çok temel değerler üzerine kuruluyor. Finlandiya’da öğretmenler o kadar güzel yetiştiriliyor ki mezun olduktan sonra ben sana güveniyorum istediğini yapabilirsin deniyor. Bizde ise sisteme güvenmiyor, mezun olduktan sonra tekrar sınava sokuyor. Bizde; güvenin yerini korku, gelişimin yerini de kontrol almış. Öğretmenler kontrol edilmek isteniyor. Durum böyle olunca da öğretmenler öğrenemiyor, öğrenemeyen öğretmenler de öğrenemeyen öğrenciler yetiştiriyor.” dedi.
“FİNLANDİYA EĞİTİM SİSTEMİNİN EN ÖNEMLİ NOKTASI BASİTLEŞTİRMEKTİR”
Finlandiya’da, kurumun değil ülkenin iyiliğini düşündüklerini vurgulayan Aytuna Yamaç “Finlandiya eğitim sisteminin en önemli noktası basitleştirmektir. Çok küçük yaşta kız öğrenciler de oğlan öğrenciler de odun kesmeyi ve dikiş dikmeyi öğrenirler. Biz bunu zaten çok önceden yapıyorduk. Köy Enstitüleri aslında tam olarak da bunu yapıyordu. Eğer biz bu sisteme devam edebiliyor olsaydık belki de Finlandiya bizim eğitim sistemimizi örnek alacaktı. Yurtdışına giden öğrenciler bedenen ülkelerine dönmeseler de bir fikir olarak ya da bir değişimin başlangıcı olarak ülkelerinin değişimi için katkı sağlıyor.” ifadelerini kullandı.
ÇULHA, ASTRONOMİ VE ASTROLOJİ ARASINDAKİ FARKLARI ANLATTI
13-15’inci yüzyıl Türkçe el yazması metinler üzerine çalışmalar yapan Kocaeli Üniversitesi Türk Dili Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tülay Çulha “Türk Tarihinde Astroloji ve Falcılık” başlıklı söyleşisinde dinleyicileri bilgilendirdi.
Astronomiyle ilgili ilk çalışmaların Mezopotamya’da Nil Nehri’nin taşması, yükselmesiyle Sirius’un ilişkisi göz önünde bulundurularak başladığını söyleyen Tülay Çulha “Burada kavramla ilgili bir netlik kazandırmak gerekiyor. Astronomi nedir, Astroloji nedir? Astronomi; bir bilimdir. Çok eski dönemlerde rasathaneler kurularak gözlemler yapılan, gökyüzündeki yıldızların, gezegenlerin ölçümüyle ilgili bir bilimdir. Osmanlı’da da İlmi Nicum ve İlmi Ahkâm-ı Nicum olarak geçer. Farkı da İlmi Nicum yani astronomi; yıldızların ve gökcisimlerinin hareketi hakkındaki bilimsel incelemeler yapar. İlmi Ahkâm-ı Nicum yani Astroloji ise; bu yıldızlarla ilişkiler kurarak insanların hayatındaki olayları değerlendiriyor. Aslında bir anlamda belli bir noktadan sonra gözlemlerin, deneyimlerin birikimiyle ortaya konan bilgileri insanlarla paylaşıyor. Ve insanların geleceğe duyduğu meraka da hizmet ediyor.” dedi.
“İLK FAL KİTABI ‘IRK BİTİG’TİR”
Falcılığında, insanların genellikle geleceğe dair ön görüde bulunma ve buna göre hareketlerini belirleme ihtiyacından ortaya çıktığını belirten Tülay Çulha “Bozkır’da, steplerde yaşayan ve hayatı dışarıda geçen Türkler için gökyüzünün etkisi önemlidir. 12 Hayvanlı Takvim, Türk Kültüründe önemli bir yere sahiptir. Dolayısıyla eski Türkler astronomiyle oldukça ilgili sayılabilir. Türk Kültüründe falcılık dediğimizde ilk fal kitabı ‘Irk Bitig’tir. Irk, fal demektir. Bitig de kitap demektir. Bu 9. yüzyılda yazılmış bir kitaptır. Runik alfabesiyle yazılmıştır. Bazı tabiat olaylarının iyi mi kötü mü anlama geldiğine dair ilkel bir kitaptır.” şeklinde konuştu.
SOYKAN: TURİZMİ BÜTÜN YILA YAYMAMIZ GEREK
Balıkesir Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah Soykan ile Balıkesir Üniversitesi Turizm İşletmeciliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sabriye Çelik Uğuz “Balıkesir’de Sürdürülebilir Turizm ve Edebiyat Rotaları” hakkında bir söyleşi gerçekleştirdiler.
Sürdürülebilir olmayan turizmi devam ettirmenin mümkün olmadığını ifade eden Abdullah Soykan “Balıkesir, birçok rotanın olabileceği bir il. Yaklaşık yüz bine yakın yabancı turistin, 800 bine yakın da yerli turistin ziyaret ettiği bir il. Gelenlerin ortalama 2 gece konakladığı bir yer. Bu Balıkesir için çok küçük bir rakam. Önümüzdeki hafta da Zeytinyağı Tadım Festivali var. Sadece zeytin, zeytinyağı bile turizm için çok önemli bir kaynağımız. Bu sayıyı hemen ikiye katlayabilecek altyapıya sahibiz. Balıkesir’de turizmi sürdürülebilir kılmak için göstermemiz gereken çabalar var. Turizmi bütün yıla yaymamız gerek. Türkiye’de kaynakları bu kadar zengin olup da bu kadar az turiste ev sahipliği yapan bir yer. 16 noktada termal su çıkan bir il.” dedi.
“EDEBİYAT İLE TURİZM ARASINDA KUVVETLİ BİR BAĞ VARDIR”
Balıkesir Üniversitesi Turizm İşletmeciliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sabriye Çelik Uğuz, okumanın çok seyahat etmeyi, seyahat etmenin de çok okumayı doğurduğunu söyleyerek “Edebiyat ile turizm arasında kuvvetli bir bağ vardır. Kafka’sız bir Prag düşünemiyoruz. Üstelik Kafka Praglı değildir. Aynı şekilde; Victor Hugo Paris, Ahmet Hamdi de İstanbul’u çağrıştırır bizlere. Edebiyatçılarla kültürel mirası güçlendirirken aynı zamanda kültürel mirası da geliştiriyoruz. Şairler ve yazarlar yaşadıkları yerleri eserlerinde kullanarak o yerlerin turistler tarafından dikkat çekmesine sebep oluyorlar. Dublin James Joyce ile birlikte özel bir yer oluşturuyor. İnsanlar hangi yazar nerde kalmış ben de gideyim o odada kalayım diyor.” ifadelerini kullandı.
AYDIN AYHAN: BALIKESİR’DEN ÇOK İLGİNÇ BELGELER TOPLADIM
Özellikle Balıkesir tarihi ile ilgili yapmış olduğu çalışmalarıyla tanınan Tarihçi, Akademisyen, Araştırmacı ve Yazar Aydın Ayhan “Balıkesir Tarihi ve Kuvayımilliye Geleneği” hakkında bir söyleşi yaptı. Balıkesir’in, milli mücadeleye olan katkısından bahseden Aydın Ayhan, bu katkılardan dolayı İstiklal Madalyası almayı hak ettiğini vurgulayarak “Balıkesir’den İstiklal Madalyası ile ilgili belgeler topladım işgal yıllarında Balıkesir’den çok ilginç belgeler topladım. İstiklal Madalyası niye bize verilmedi? Ne yazık ki okunmadığı için bilen yok. Bunları hep çöpten toplamışlar. Ayvalık’ın bilinmeyen tarihini yazdım.” diye konuştu.
“ESKİDEN GAZETE SAHİPLERİ, GAZETECİLİK YAPIYORDU”
Cumhuriyet Gazetesi Haber Müdürü Can Uğur da “Medyanın Her Hali ve Alternatif Medya” konulu söyleşisinde Balıkesirlilerle buluştu. Gazeteciliğin en temel ilkesinin basit bir hikâye anlatmak olduğunun altını çizen Can Uğur “Haber dediğimiz şey de olayları anlatmaktır. İnsanların haber alma ihtiyacı gazetecilik mesleğini doğuruyor bir anlamda. Gazetelerin, gazeteciler tarafından yönetildiği zamanlar vardı. Eskiden gazete sahipleri, gazetecilik yapıyordu.” şeklinde konuştu.
(Balıkesir Büyükşehir Belediyesi)
Yorum yapın